Muhammed Emir AKYOL / Youth Think Tank Genel Sekreteri

İletişim: muhammedemirakyol@gmail.com

Bireyler 20’li yaşların ortasından 60’lı yaşların ortasına dek aktif şekilde çalışma hayatı içerisinde yer alır. Oldukça yoğun geçen ve hayata dair birçok dönemecin aşıldığı bu dönemin sonunu emeklilik bekler. Hayatın bu evresi; iş yaşamında bir hayli hırpalanan, türlü zorluklara muhatap olup örseleyici yaşantılar atlatan kişiler için hayali kurulan ve tez zamanda ulaşılmak istenen bir dönem olarak kabul edilir. Hal böyle olsa da emekli olan kişilerle yapılan sohbetlerde bariz şekilde işe yaramazlık hissiyatına kapılma, can sıkıntısı, memnuniyetsizlik, depresyon, sosyal çevrede daralma gibi durumlarla karşılaşıldığı dikkat çekmektedir. Tezat içeren bu durum bireylerin çeşitli sebeplerle tam manasıyla emekliliğe uyum sağlayamadıklarına işaret etmektedir. Takip eden satırlarda emekliliğe uyumun nasıl sağlanacağı, hazırlıklara ne zaman başlanması gerektiği ve emekliliğin sadece ileri yaştaki yetişkinleri ilgilendiren bir durum olup olmadığı ele alınacaktır.

Türkiye, demografik yapı olarak doğurganlığın azaldığı ve yaşlı nüfusun arttığı bir dönem içerisindedir. Yaşlı birey sayısının artmasının sanında sigorta sisteminde yapılan değişikliklerle emekli olan birey sayısı 16 milyonu aşmıştır. Bunun yanında düzenlemeler sonrasında 5 yıl içerisinde 2.5 milyon kişinin daha emeklilik sistemine dahil olacağı tahmin edilmektedir. Bu sayılara yıllar içerisinde yaş haddinden veya diğer gerekçelerle emekli olacaklar eklendiğinde ülkenin neredeyse 4’te 1’lik kısmının emekli olacağı sonucuna ulaşılmaktadır.

Emekliliğe geçişin en çok öne çıkartılan yönü maddi kayıplardır. Maaşta dramatik düşüş emeklileri ciddi ölçüde etkiler ve kişilerin yaşam standartları üzerinde doğrudan tesiri vardır. Bununla birlikte emekliliği yalnızca maddi kayıplara indirgemek uyum sürecini zorlaştıran birçok öğenin görmezden gelinmesi anlamını taşımaktadır. Maddi kayıpların yanında uyumu zorlaştıran çok sayıda faktörle karşılaşılmaktadır.

Bireyin sahip olduğu iş farklı bir yönden bakıldığında para kazanmanın ötesinde becerilerini kullanabilmesine imkân sağlayan bir uğraştır. Bu uğraş yıllar içerisinde öyle bir hal alır ki bireyin arkadaşları, muhatap olduğu çevre, toplum içerisindeki saygınlığı ve dahi kişisel gündemi doğrudan sahip olduğu işi tarafından belirlenir. Bu anlamda emeklilik, becerilerin sergilendiği sahnenin perdelerini bir anlamda kapatır ve birey işe yaramaz hissetmeye başlar. Bu anlamda uyumu zorlaştıran en temel zorluklar arasında işe yaramazlık hissi gelmektedir. Bu hisle başa çıkmak adına bireyin gençlik yıllarından itibaren iş dışında da hobiler ve uğraşlar edinmesi; hayır hasenat faaliyetlerinde yer alması, bilgelik duygusunu deneyimleyebilecek bir sosyal çevreye sahip olmak gibi değişkenleri işe koşması gerekir. Fark edileceği üzere bu önlemler 65 yaş ve sonrasına bırakılırsa derin bir hüsranla karşılaşılacaktır. 20’li yaşlardan itibaren ilgi, yetenek ve değerlerini tespit etmeye çabalayan, iş dışında da bir hayatı olan ve aktif kalan bireyler sancılı bu durum içerisinden başarıyla çıkabilir.

Muhtemel sorunlardan bir diğeri ise çevreden izole olunmasıdır. Emekliliğin başlarında birey yılların getirdiği yorgunluğu atmak adına uzun süreler evde kalsa da bir süre sonra sıkılma durumu başlar. Birey alternatif ortamlar arasa da kendini toplum içerisine entegre etmede ve konumlandırmada zorluklar yaşar. Bu noktada toplumdan kopuş başlar ve kuşaklar arası çatışmalar derinleşir. Sokak röportajlarında sıklıkla karşılaştığımız atışmaların kaynağı da bir anlamda budur. Bu noktada bireyin toplumdan izole olmasını önüne geçmek için gençlik yıllarında nitelikli bir çevre oluşturması, rafine hobilerinin bulunması gibi önlemler öne çıkar. Tam aksi senaryoda kendisini, hobilerini, sevdiklerini ve nefret ettiklerini bilmeyen birey evden dışarı çıkamaz; can sıkıntısı, işe yaramazlık ve boşluk hisleri kıskacında geçmişini muhasebe eder ve derin bir yalnızlığa gömülür.

Emekliliğe uyum sürecinde karşılaşılan zorluklar listesi arttırılabilir. Ancak örnekler değişse de adaptasyon güçlüğünün yegane sebebi emekliliğe zamanında hazırlanmamaktır. Hazırlıksız yakalanılan bu süreç birey açısından yıkıcı sonuçlara gebedir. Bu anlamda emekliliğe uyum sağlamak için yıllar öncesinde planlanan maddi hazırlıkların bir benzerinin psikososyal konular özelinde de yürütülmesi son derece kritiktir. Buradan yazının başlığındaki soruya yanıt verecek olursak; uyum sağlamak için değil 65’li yaşlar; 20’li yaşların sonu bile geç olabilir. O sebeple her birey 25-30 sene sonra içerisinde bulunacağı pozisyonu tahayyül ederek kişisel hazırlıklarını yapabilir. Tatmin edici bir yaşlılık geçirmenin yolu ancak bu olabilir.

Sözlerimizi psikolog Erik Erikson’un psikososyal gelişim evresinin sonuncusu benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluğa atıf yaparak noktalayalım. Bu evrede birey geçmiş hayatının muhasebesini yapar; pişmanlıklarla dolu bir hayat geçirdiğine kanaat getirirse geri dönüşü olmayan bir umutsuzluğa kapılır. Bu umutsuzluğu yenmenin yolu evrenin denk geldiği 65 yaş öncesinde bireyin gelişim döneminin gereklerini tam olarak yerine getirmesidir. Ancak bu şekilde benlik bütünlüğünü sağlanabilir.

O halde benlik bütünlüğünü yitirmemek ve umutsuzluğa düşmemek adına gençlik yıllarından itibaren anlamlı sosyal bağlar kuran, hobiler edinen, mali planlaması kadar manevi planlaması üzerine de düşünen, kariyeri dışında anlamlı faaliyetlere zaman ayıran bireyler emekliliğe uyum sağlayacak; bu evrede de kişisel büyümelerini sürdürecektir.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir