Rıdvan Buğra ÖZDEMİR / Hak ve Hürriyetler Politika Kurulu Yöneticisi

Çok uzun yıllardır bir ve beraber olamayan Müslüman(!) ülkeler, Ortadoğu’da freni patlamış kamyon gibi hareket eden İsrail’i bırakın durdurmayı henüz yavaşlatabilmiş bile değilken İsrail, başta Arap devletlerinin sonra da tüm dünyanın gözünün içine baka baka hedeflerine yenilerini ekliyor ve infazlarını sürdürüyor.

Keza İsrail kaynaklarına göre İsrail’in son hedefi Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah oldu. İsrail ordusu, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın Beyrut’a düzenlenen saldırıda öldürüldüğünü açıklarken Hizbullah da Nasrallah’ın ölümünü doğruladı ve “savaşmaya devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Böylece iddialara göre Hizbullah’ın tüm komuta kademesi İsrail tarafından öldürülmüş oldu. Ancak yıllardır Ortadoğu’da zulümle abad olmaya çalışanların kanlı pençesinde can çekişen mazlum ve mağdur Müslümanlar sanki intikamları alınmışçasına Lübnan’dan gelen haberlerle sevinç gösterileri yaptı.

Suriye’de Sünni halk Lübnan’dan gelen haberlerle sokakları bayram yerine çevirirken, yıllar önce Türkiye’ye gelmiş ve oto tamircisi olarak çalışmaya başladığı dükkâna ortak olarak yaşamını sürdüren Muhammed abi de sevincini benimle paylaşmayı ihmal etmedi.

Kendisi arabanın altına girmiş hem arabayı tamir ediyor hem de “Elhamdülillah bugün benim bayramım” diye kendi kendine konuşuyordu. Başta ne demek istediğini anlayamasam da arkasından merakımı fark etmiş olacak ki “Nasrallah öldü ya, işte bugün benim bayramımdır.” dedi. Suriyeli olduğunu işte o an anladım zira bir Türk vatandaşının Nasrallah’ın ölümüne bu denli tepki verebilmesi çok da mümkün değildi.

Bunun üzerine dükkânda bulunan Türk usta lafa girdi ve Suriyeli Muhammed ustanın neden bu kadar sevindiğini, çokça dinlemiş ve özümsemişçesine şu sözlerle anlattı: Muhammed önceden de bu iş ile uğraşıyormuş hatta oranın zenginlerindenmiş, 3 tane oto tamir dükkanı, 10 15 tane çalışanı varmış. Maddi olarak son derece varlıklıymış hatta gösterdiği fotoğraflara göre 5.000,00 m² üzerine kurulu, aynı anda 20 25 kişiyi ağırlayabileceği bir malikanesi varmış ta ki Suriye’de iç savaş çıkıp da İran tarafından Esad rejimini korumak, Sünnileri yönetimden uzak tutmak için Hizbullah Suriye’de savaşa dahil edilene kadar. Muhammed ustanın Nasrallah’a olan kini de işte buradan geliyor, dükkânlarına ve malikânesine çöken Hizbullah’ı, Türkiye’de kendisine yeni bir hayat kursa da asla unutmuş değil.

Zaten unutmaları da mümkün değil zira Muhammed ustanın dedikleri 2011 yılında Suriye’de ortaya çıkan ilk ayaklanmalara dayanmakta. Hizbullah her ne kadar resmi olarak 2013 yılında Suriye iç savaşına dahil olduğunu ilan etmişse de Suriye’de ayaklanmaların çıktığı 2011 yılında İran tarafından Esad rejimini korumak ve “şiilerin varlığı tehlikededir” ifadeleri doğrultusunda Nusayri Esad yönetimini ayakta tutmak amacıyla Sünni varlığı ile savaşmak amacıyla doğrudan çatışmalara dahil edilmiştir.

İran ve Hizbullah’ın gerçek düşmanı olan İsrail yerine Sünni Müslümanları hedef alarak istikrarsızlaştırdıkları Ortadoğu’da İsrail’in önü açılmış böylece son tahlilde sıra Hizbullah’a gelmiş ve Suriyeli Sünnilerin intikamını almak da İsrail’e nasip olmuştur(!)

İşte tüm Sünni Suriyeliler için Nasrallah, İran’ın piyonundan, Esad’ın celladından ve mazlumların katilinden başka bir şey olmadığından olacak ki ölümü İsrail’den de gelmiş olsa kendilerini sevindirmeye yetmiştir.

İran ise böylece “SARI ÖKÜZ” hikâyesindeki “Boz Öküz” gibi sırasının ne zaman geleceğinin farkında olmadan yanındakileri Topal Aslan’a vermeye devam ediyor.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir