Beytullah İLERİ / YTT Kaynak Geliştirme Koordinatörü
Günümüzde dünya nüfusunun büyük çoğunluğu kentlerde yaşamaktadır ve bu trendin devam edeceği öngörülmektedir. Bu durum, bizlere kentlerin sürdürülebilirliği ve dayanıklılığı açısından önemli bir sorumluluk yüklemektedir. Sürdürülebilir kentsel planlama, kentlerin gelecek nesillere sağlam, yaşanabilir ve çevreye duyarlı bir şekilde aktarılmasını sağlamak için kritik bir rol oynamaktadır. Bu yazımızda Sürdürülebilir kentsel planlamanın ne olduğu buna ek olarak yeşil altyapı ve ulaşım planlaması kavramlarına değinmeye gayret edeceğiz.
Sürdürülebilir Kentsel Planlama Nedir?
Sürdürülebilir kent planlaması, modern kentlerin karmaşık dinamiklerini ele alarak, kent yaşamında bulunan tüm kurumların iş birliği ve sorumluluk almasıyla gerçekleştirilebilecek önemli bir süreçtir. Bu süreçte, kentteki mevcut sorunların titizlikle tespit edilmesi, çeşitli paydaşların katılımıyla değerlendirilmesi ve çözüm önerilerinin üretilmesi esas alınır. Farklı disiplinlerden uzmanların bir araya gelerek alternatif çözümler geliştirmesi, sürdürülebilirlik ve kent yaşam kalitesi açısından hayati öneme sahiptir. Karar alma sürecinde şeffaflık ve katılımcılık esas alınıp, kentin gelecek vizyonuyla uyumlu kararlar alınarak uygulamaya geçirilir. Ayrıca, uygulama sürecinin etkin bir şekilde yönetilmesi ve sürekli takip edilmesi, planlama sürecinin başarılı bir şekilde yürütülmesini sağlar. Bu şekilde, sürdürülebilir kent planlaması, kentlerin daha yaşanabilir, çevre dostu ve insan odaklı hale gelmesine katkı sağlar.
Sürdürülebilir kentsel planlamanın olmazsa olmazlarından biri yeşil altyapıdır.
Peki, Nedir bu Yeşil Altyapı?
Altyapı kavramı genelde gri altyapı olarak ifade edilen yollar, kanalizasyon sistemleri ve elektrik hatları ile ya da sosyal altyapı olarak ifade edilen hastaneler, okullar ve cezaevleri ile bir diğer deyişle yapılı altyapı (built infrastructure) ile bağdaştırılmaktadır. Geleneksel (gri) altyapı anlayışından farklı olarak yeşil altyapı –temiz hava, içme suyu, besin gibi- ekosistem hizmetleri olarak bilinen, yaşamsal öneme sahip kimi hizmetleri kamunun kullanıma sunmaktadır (Özeren, 2012). Yeşil alt yapı; Özellikle hidrolojik ağlar üzerine temellendirilen, sayıları gittikçe azalan ancak ekolojik işlevleri yerine getirmesi bakımından önemli olan yeşil alanlar ile, yapılı altyapı arasında bağ kurmak fikrine dayanan, gelişmekte olan bir planlama ve tasarım konseptidir (Benedict ve McMahon, 2006). Bir yeşil altyapı ağında, ekosistemler ve peyzajlar; merkezler, bağlantılar ve alanlar sistemi ile birbirine bağlanır. Hızlı kentleşme ve şehirlerin hızla büyüyerek geniş alanlara yayılması, birçok çevre sorununu beraberinde getirmektedir. Bu sorunlar içerisinde topoğrafik özellikler, kentleşmenin getirdiği yapılaşma ile değişmekte olup dolayısıyla doğal drenaj sistemlerinin tahrip edilmesi, yeşil alt yapı sistemlerini gündeme getirmiştir.
Günümüzde yeşil altyapı uygulamaları; maliyet-etkin çözümler sunması, enerji giderlerini düşürmesi, taşkınların yol açtığı hasarı ve maddi zararları azaltması, halk sağlığını ve çevre sağlığını koruması bakımından tercih edilmektedir.
Dünyadan yeşil altyapı örneklerini kısaca sıralayacak olursak şunları sayabiliriz.
Postdamer Platz Ve Herman Miller Fabrikası Projesi,
Seattle Kenti Örneği,
Shanghai Houtan Parkı,
Tianjin qiaoyuan Park,
Qinhuangdao Sahili Restorasyonu,
Bugün şehirlerimizde yaşadığımız en önemli problem nedir diye sorsak eminim ki hepimiz trafik konusuna ilk üç madde içerisinde yer veririz. Bu da demek oluyor ki sürdürülebilir şehirlerimiz için olmazsa olmazlarımızdan bir diğeri de ulaşım planlaması sorunudur.
Ulaşım Ana Planlaması ise şu şekilde açıklayabiliriz:
Ulaşım Ana Planı, ulaştırma altyapısına yapılacak yatırımların, düzenlemelerin ve işletme yaklaşımlarının belirlendiği uzun erimli planlardır. Ulaşım ana planı bir ülkenin tümüne, hatta bir kıtaya veya bir kaç ülkeyi içerecek şekilde bir ulaşım koridoruna ilişkin yapılabilir; ancak genellikle kentsel ulaşım planlaması için kullanılan bir terimdir. Son derece kapsamlı bir araştırma ve çalışmanın ürünü olarak hazırlanan Ulaşım Ana Planı kapsamında, özellikle konut-işyeri ve konut-okul yolculuklarına ilişkin anketler yapılarak kentte var olan yolculuk katsayısı ve yolculuk desenleri belirlendikten sonra, arazi kullanım planlarıyla ilişkilendirilerek ve çeşitli tahmin yöntemleri ile modeller kullanılarak geleceğe yönelik kestirimler yapılır.
Ulaşım Ana Planı, genellikle dört aşamalı ulaşım planlama modeli kullanılarak hazırlanır.
İlk aşama Yolculuk Üretimidir ve kent genelinde yapılan bölgeleme doğrultusunda her bölge veya bölgecikte ne sayıda yolculuk üretileceği tahmin edilir. Bu aşamada yolculuğun başlangıç yeri olarak kabul edilen her bir bölgede çeşitli değişkenler dikkate alınarak yolculuk sayısı hesaplanır. Bu değişkenlere örnek olarak hane halkı geliri, hane halkında çalışan kişi sayısı ve araç sahipliği verilebilir.
İkinci aşama Yolculuk Dağılımıdır ve her bir bölgede başlayan ve önceki aşamada belirlenmiş olan yolculukların hangi bölgelere gideceği modelleme ile hesaplanır. Böylece başlangıç bölgeleri ile varış bölgeleri arasında yolculukların dağılımı modellenir. Bu süreçte bölgelerin büyüklüğü ve bölgeler arasındaki mesafe gibi faktörler dikkate alınır.
Üçüncü aşama Türel Dağılımdır ve yolculukların ne oranda toplu taşıma ile ne oranda özel araç (otomobil) ile yapılacağı kestirimini içerir.
Dördüncü aşama olan Trafik Ataması aşamasında ise tahmin edilen yolculukların güzergâh seçimi konusunda tahminler yapılır. Yolculuk süresini en az kılacak seçimler yapılacağı varsayımıyla hareket edilir.
Geleneksel ulaşım planlama yaklaşımı olarak tanımlanan yöntem; model sonucunda ne kadar yolculuk hacmi oluşacağı tahmin ediliyorsa, buna uygun altyapı yapılması için motorlu taşıt yolları genişletilmiş, kent merkezlerinde yeni yollar açılmış ve bunlar yıkıma neden olmuştur. Buna rağmen yolculuk talebi ve özellikle otomobil kullanımı tüm dünyada sürekli arttığı için, yapılan yeni yollar talebi karşılamaya yetmemiş, trafik sıkışıklığı tüm dünya kentlerinde yaşam kalitesini tehdit eden başlıca sorun olmaya devam etmiştir. Motorlu taşıt trafiğini temel alan bu yaklaşım olumsuz çevresel etkileri, kent yaşamına etkileri ve getirdiği ekonomik maliyetler nedeniyle de eleştirilmiştir.
Bu nedenle yeni nesil ulaşım planlaması yaklaşımları çerçevesinde, motorlu taşıt yolu altyapısının kapasitesini oluşacak yolculuk talebine uygun hale getirmek için yeni yollar yapmak yerine, talebi mevcut taşıt yolu altyapısının sunduğu kapasiteye uygun hale getirmek için yolculuk talebinin değiştirilmeye çalışılması hedeflenmektedir. Yolculuk Talep Yönetimi olarak tanımlanan bu yaklaşım ile otomobil yolculuk talebinin toplu taşıma (ve olanaklıysa yürüme ve bisikletli ulaşım) yolculuklarına aktarılması sağlanmalıdır.
Bu yazımızda sürdürülebilir kentsel planlamanın ne olduğu buna ek olarak yeşil altyapı ve ulaşım planlaması kavramlarını kısaca açıklamaya çalıştık. Biliyoruz ki her geçen gün nüfusu artan ve şehirleşmenin baş döndüren hızla devam ettiği ülkemizde bu kavramlara aşinalık artmalı, planlı programlı bir büyüme ve şehirleşme olmalıdır. Anı kurtarmak için üretilen kısa süreli çözümlerden uzaklaşarak gerekirse ilk yatırım maliyeti yüksek ama sürdürülebilir, gelecek vizyonlu projelerimizin sayısı her geçen gün artmalıdır. Akıllı şehir teknolojileri, veri analitiği, uzaktan algılama ve yapay zeka gibi araçlar kullanılarak kentlerin daha verimli, güvenli ve çevre dostu olmasına yardımcı olunmalıdır.
REFERANSLAR
Özeren, M. (2012). Yeşil Altyapı Sistemi Kapsamında Meles Deltası ve Çevresinin Kurgulanması, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, (315684).
Benedict and McMahon, 2006, Green Infrastructure, Island Press, Wsahington, 300p.
Hensher, D. A. (2007) Handbook of Transport Modelling, Elsevier Sceince.
Ortûzar, S. J. D. ve Willumsen, L. G. (1994) Modelling Transport, Wiley.
O’Flaherty, C. A. (1997) Transport Planning and Traffic Engineering, Arnold.
* Kentsel Planlama, Ansiklopedik Sözlük, Derleyen: Melih Ersoy, Ninova Yayıncılık, İkinci Basım, Nisan 2016, s. 452