Muhammed Emir Akyol / Youth Think Tank Genel Sekreteri

İletişim: muhammedemirakyol@gmail.com

Modern dönem çok çeşitli problem alanlarını açığa çıkarttı. Teknolojinin ilerlemesiyle sorun alanları çeşitlendi ve insanoğlu daha önce hiç muhatap olmadığı durumlarla yüzleşti. Teknolojiye yaptığım vurguyla aklınıza sosyal medya bağımlılığı, gelişmeleri kaçırma korkusu (fomo), akıllı telefon bağımlılığı, oyun bağımlılığı veya sanal kumar bağımlılığı gelmiş olabilir. Ancak bugün ele alacağım kavram mazisi nispeten yeni bir fenomen: Tıkınırcasına izleme.

İngilizce karşılığı binge-watching olan bu tabir 2013 yılında Oxford Sözlüğünde yılın ikinci kelimesi seçilmiş. Tabi binge ifadesinin Türkçe karşılıkları çeşitli. Tıkınmak, aşırı, abartılı gibi tabirlerle karşılaşıyoruz. Bu noktada binge-eating (tıkınırcasına yeme) isimli bozukluktan da ilham alarak tıkınırcasına izleme tabiri en uygun çeviriye karşılık geliyor olabilir.

Konuyu derinleştirmeden önce şunu belirtmekte fayda var. İmkânların bu denli çeşitlendiği bir çağda medya pratiklerinde değişimin yaşanması son derece olağan. Televizyonun tarihsel serüvenine baktığımızda geleneksel bant yayıncılığı ve tek kanallı dönemleri kapsayan TVI evresinde sabit içerik ve haftalık akışlar vardı. Yıllar geçti ve 1990’lardan sonra içerik, platform ve kanal sayısının artması izleme pratiklerini de dönüştürdü. Halihazırda TVIII’den TVIV’e doğru bir geçiş var. Artık az sayıda ve haftalık olarak takip edilenler yerine tüm sezonu tek günde yayınlayan, farklı alanlarda sürekli şekilde içerikler üreten dijital platformlar var. Bir anlamda tüketimin özendirilmesiyle de karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Benim tıkınırcasına izleme tabiriyle ifade ettiğim bu kavram meşhur bir dijital platform tarafından tıkınmak kelimesinin olumsuz çağrışım içermesi gerekçesiyle maraton izleme olarak adlandırılıyor.

Bu durum aynı zamanda bir pazarlama stratejisi. Üyelik ücretleri üzerinden dönen bir çark var. Bu çarktan en yüksek payı almak adına sürekli biçimde yeni dizilerin yayınlandığına şahitlik ediyoruz. Dijitaldeki dizi sürelerinin TV’deki içeriklerle mukayese edildiğinde daha kısa olması, reklamsız deneyim vaadi, platformların siyah fonları tercih ederek bireyi gerçeklikten kopartması (sinema salonlarında da reklamların ardından farklı bir evrende gibi hissetmemizin sebebi budur), heyecan dozu yüksek sahnelerin bolluğu gibi argümanlarla aşırı nitelikte/abartılı seviyede izlemenin normalleştiğini söyleyebiliriz. Peki tek seferde en az 3 bölümün peş peşe izlenmesi (bölüm süresi, sıklık gibi kriterler de göz önüne alınmalı) şeklinde tanımlayabileceğimiz tıkınırcasına izleme gerçekten medyanın yeni normali midir?

Soruya net ve keskin bir cevap vermek kolay değil. Ancak bir dijital platformda yayınlanan Arrested Development, House of Cards ve Orange is the New Black isimli dizilerin sezonları tek seferde sisteme yüklenmiş ve izleyicilerin %10’unun bir sezonluk diziyi tek seferde izledikleri saptanmış. Bu haliyle bir bağımlının krizini, ataklarını andıran bir durum gibi. Toplum içerisinde fazlasıyla normalleştirilen bu izleme pratiğinin ardında yatanları ele alırsak soruya daha net bir yanıt verebiliriz.

Süreklilik arz ettiğinde çok tehlikeli çıktıları olabilecek bu davranışı tetikleyen nedir? Yürütülen araştırmalar gerçeklikten kaçmak, yalnızlığa çözüm bulmak, gelişmeleri kaçırmamak, sosyal ortamlarda yabancı kalmamak için bu davranışın sergilenebileceğini söylüyor. Bunun yanında öz kontrol eksikliği ve kısa vadeli hazlara ulaşma isteğinin baskınlığı da körükleyici etki yapabiliyor. Ek olarak Ryan ve Deci’nin öz belirleme kuramı içerisinde yer alan temel psikolojik ihtiyaçlar bahsinde (yeterlik, özerklik ve ilişkide olma) dizi izlemeyle bu ihtiyaçların giderilebileceği de belirtiliyor. Bireylerin dizi karakterleriyle parasosyal bağlar kurarak ilişkide olma ihtiyacını, dizinin olay örgüsünü, sonunu tahmin ederek (katili tahmin edip doğruya ulaşmak gibi) yeterlik ihtiyacını ve istediği içeriği, istediği kadar, istediği zaman ve istediği yerde izleyerek özerklik ihtiyacını karşıladığı ifade ediliyor. Esasen yapay bir özgürlük ortamı oluşturan bu fenomen bireyleri ekran başına kitleyen ve dopamin eşiğini yükselten bir hüviyete de sahip. Her ne kadar tıkınırcasına izleme tanımında en az 3 bölüm ifadesi geçse de çoğunlukla tüm sezonu kısa sürede tüketme gibi davranış da söz konusu. Buna göre süreklilik arz eden, uyumadan önce rutine dönüşen, uyku problemleri açığa çıkartan, beslenme bozukluklarını körükleyen, gündelik işlevselliği düşüren ölçüdeki izleme davranışlarını medyanın yeni normali olarak nitelendirmek bir parça sığlık içeriyor.

Özetlemek gerekirse ağırlıklı olarak genç yetişkinlerde karşılaşılan bu örüntüyü dönem dönem sergiliyor olabilirsiniz. Zorlu bir görevi bitirdiğinizde, hayranı olduğunuz bir oyuncuyu izlemek istediğinizde tıkınırcasına izlemeyle karşılaşılabilir. Ancak her ne kadar ekran başında geçirilen süre genellikle hoş duyguların açığa çıktığı, haz yaşanan ve rahatlatıcı bir kimlikte olsa da ciddi olumsuzluklara da gebedir. Hayatın sınırlılığı, yapılacak aktivitelerin çeşitliliği gibi faktörleri göz önüne aldığımızda serbest zaman aktiviteleri arasında dizi izlemeye alternatifler de oluşturmak elzem. Hayat kısa, deneyimlenecek çokça şey var. O sebeple hayata katılmanın tam vakti.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir