Muhammed Emir AKYOL / Youth Think Tank Genel Sekreteri
Gezi yazısı serimizin dördüncüsü Avrupa. Önceki yazılarımızla Mısır, Ürdün ve Balkanları müstakil olarak ele almıştık. İlgili yazılara arşivimizden ya da yukarıda yer alan bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Kaynak Geliştirme Koordinatörümüz Beytullah İLERİ ile öğrencilik yıllarımızda yeşil pasaportun da avantajlarından faydalanarak bir haftada 6 ülke ve 7 şehri gezdiğimiz yazıyla karşınızdayız. Bu yazımızda kısa sürede derinlemesine gezi yapmak isteyenlere hitap ediyoruz. Çok sayıda şehre giriş çıkış yapılması sebebiyle bir parça yorucu bir rota olduğunu ifade etmeliyim. Zamanı ve enerjisi olanlar için vakit kaybetmeden başlayalım.
Gezimizin ilk ayağını uygun bilet yakalamak oluşturuyor. Bunun için Pegasus ya da Türk Hava Yolları şirketlerini yakından takip etmek elzem. Sıklıkla kampanyaların yapıldığı malumunuz. Biz Sabiha Gökçen – Roma gidiş ve Köln – Sabiha Gökçen dönüş olacak şekilde planlama yaptık ve çok ucuza mal ettik. Bunlar kısa sürede çok sayıda yer gezmek isteyenler için ideal noktalar çünkü iki şehir birbiriyle bağlantısız. Araları kendi isteğinize göre doldurabilirsiniz. Aşağıda 7 günde 6 ülkeyi içeren rotamızı paylaşıyorum:
İstanbul >> Roma >> Venedik >> Barselona >> Porto >> Brüksel >> Paris >> Amsterdam >> Köln >> İstanbul
Rotadan da anlaşılacağı üzere son derece yoğun bir gezi oldu. Uçak kullandığımız noktalar olsa da 10.500 kilometrenin üzerinde bir seyahat mesafesini kat ettik. Ancak kısa sürede çok sayıda deneyim yaşamak isteyenler için keyifli bir seyahat olacağını garanti edebiliriz.
Yukarıda sıraladığım şehirlerde ne yapılır, ne yenir, nerede kalınır gibi bilgileri içeren çok sayıda yazı mevcut. Ben özet bir şekilde işlevsel olabilecek bilgileri sunmaya gayret edeceğim.
Roma
İtalya’nın başkenti, 2800 yıllık bir şehir. Tarihi ve turistik birçok nokta sizi bekliyor. Havalimanından servis / shuttle araçlarla şehir merkezine erişebilirsiniz. Biz kalacak yer olarak şehrin en işlek tren istasyonu Termini’nin çevresindeki hostelleri tercih ettik. Bu sayede otobüs, metro gibi araçların tamamına kolaylıkla erişim sağlayabilirsiniz. Ayrıca diğer bölgelerle mukayese edildiğinde nispeten düşük ücretler mevcut. Booking ya da AirBnb ‘den çok sayıda tesisten rezervasyon imkânı var. Bölgenin tek sorunu bir parça güvenlik sorunu barındırması. Akşam saatlerinde tekinsiz olabilen bir yer. Geç saatlerde istirahat etmeniz ideal olabilir, bu sayede gezi için enerji de toplarsınız. Roma ile ilgili Kolezyum, Popolo Meydanı, Trevi Çeşmesi, İspanyol Merdivenleri, Vatikan, Vatikan Müzesi görülebilecek yerler olarak sıralanabilir. Ayrıca pizza, tiramisu, spagetti, dondurma gibi lezzetleri de tadabilirsiniz. Pizza ve tiramisu için tercih edebileceğiniz bir mekanı buraya bırakıyorum. Yer ayırtarak gitmeniz gereken bu yer oldukça popüler. Pizza 10-15, tiramisu ise 7 Euro seviyesinde. Meraklılarına duyurmuş olalım. Hafta sonu şehirde bulunduğunuz takdirde Vatikan’da yapılan ayini gözlemleme gibi bir fırsatınız da oluyor. Giriş esnasında kıyafet kontrolü yapılıyor, şort vb. kısa giysiler kabul edilmiyor. Bilginiz olsun. Roma köklü geçmişiyle tarihi dokusunu muhafaza etmiş bir şehir. İnanç merkezi Vatikan, tarihi milattan sonra 70’lere dayanan Kolezyum, Cem Sultan’ın esir tutulduğu kale Castel Sant Angelo aynı şehirde. Bunun yanında gezginlerin deneyim listelerinin üst sıralarında yer alan zengin bir mutfağa sahip olma kriterlerini de karşılıyor. Tarihe meraklı olup okuma yaparak gidenler için fazlasıyla öğretici. Fırsatını buldukça değerlendirilmeli.
Venedik
Roma’dan Trenitalia ile 4,5 saatlik bir tren yolculuğuyla köprü ve kanallarla birbirine bağlanmış 118 adanın üzerindeki Venedik’e ulaşıyoruz. Venedik tren istasyonu doğrudan şehrin merkezinde yer alıyor. Adayı 2-3 saatlik bir yürüme aktivitesiyle derinlemesine gezebilirsiniz. Birbirine köprüyle bağlanmış çok sayıda meydan mevcut. Bizim konakladığımız yer karşı kıyıda yer alan bir bölgedeydi. Geçiş ücretleri de 10 Euro seviyesinde. O sebeple kalacağınız yeri iyi seçmeniz elzem. Aksi takdirde geçiş ücretleri ciddi miktarlara ulaşabilir. Buradan havalimanına geçmek içinse otobüsleri kullanabilirsin. Hostellerin çoğunda ulaşım kartları bulunuyor. Aynı zamanda bölgede 400’e yakın köprünün bulunduğunu da ekleyelim. Şehrin haritasını veya bir krokisini telefonunuzda ya da basılı olarak çantanızda bulundurmanız işinizi kolaylaştırabilir.
Barselona
Venedik’ten sonraki durağımız eşsiz mimari eserleri ve simetrik şehir planlamasıyla ön plana çıkan Barselona oluyor. Hava yolu seyahatlerimizde uygun fiyatları sebebiyle Ryan Air tercih ettik. Çok uygun fiyatlara ülke değişiklikleri yapabilirsiniz. Barselona geniş bulvarları ile sizi büyüleyecek. Öyle ki bir caddenin başından sonunu görebiliyorsunuz. Çarpık kentleşmenin uğramadığı bir yer. Metro ağı gelişmiş. Aynı zamanda bisiklet ve elektrikli scooter kullanmak için uygun yolları var. Burada inşaatı yılan hikayesine dönen Sagrada Familia, Casa Mila gibi mimari açıdan nadir yapılar oldukça popüler. Bunun yanında yaklaşık 30 Euro bütçeye karşılık gelen Camp Nou Stadyumu ve Müzesi de ziyaret edilebilir. Barselona Katedrali ve Katalunya Meydanı şehrin simgesel yapılarından diğerleri. Bunun yanında Port Vell’e giderek deniz havası alabilir Barri Gotic Mahallesinde orta çağdan kalma dar ve tarihi sokaklarda geçmişin soluğunu hissedebilirsiniz. Barselona ile ilgili ufak bir uyarı. Eğer metro kullanacaksanız zone kavramı var. O sebeple gideceğiniz durağı hesaplayıp ona göre bilet almanız lazım. Bazı istasyonların çıkışında aldığınız bileti okutmanız istenebilir. Aldığınız bilet hatalıysa bilet geçersiz sayılıyor ve ceza ile karşılaşma ihtimaliniz var. Dikkatli olmakta fayda var.
Porto
Dördüncü durağımız Porto. Dar sokakları, eşsiz tatlılarıyla gezilesi bir yer. Nata oldukça meşhur bir tatlı. Marketlerde dahi satılıyor ve oldukça lezzetli. Deneyebilirsiniz. Porto yürüyerek gezilebilecek bir şehir. Bir parça kondisyona ihtiyacınız olabilir çünkü bol miktarda merdivenle muhatap olacaksınız 😊 Ancak çinilerle kaplanmış evleri seyrederken yürümek yorgunluğunuzu azaltacak. Gezilecek yerlerin çoğu birbirine yakın ve yürüme mesafesinde. Hal böyle olunca ulaşıma ayıracağınız bütçe düşecek. O bütçeyi farklı aktivitelerde kullanabilirsiniz. Şehrin iki yakasını birbirine bağlayan Luís I Köprüsü, sosyal medyada oldukça popüler olan ve Harry Potter’ın yazarı J. K. Rowling’in Porto’da yer aldığı dönemde buradan ilham aldığına dair şehir efsaneleri dolanan Livraria Lello (sanırım bir pazarlama stratejisi çünkü böyle bir durumun olmadığına dair sağlam açıklamalar da var) görülebilecek yerler. İç mekanı ve tasarımı özgün olan bu kitapçıya giriş ücretli ve sıra beklemeniz gerekebilir. Eğer kitap satın alırsanız giriş ücretini kitabın ücretinden düşüyorlar. Sakin bir zamanına denk gelirseniz görülebilir.
Brüksel
Ryan Air’den uyguna satın aldığımız bir başka biletle Benelüks turlarının vazgeçilmez noktası, Belçika’nı başkenti Brüksel’e ulaşıyoruz. Havalimanından şehir merkezinde geçiş için banliyö trenleri kullanabilirsiniz. Kısa bir seyahatle şehrin tam merkezine ulaşabiliyorsunuz. Bununla birlikte Brüksel’de 2 havalimanı olduğunu ve birisinin (Charleroi) şehre 46 kilometre uzaklıkta olduğunu ekleyelim. Türkiye’den direkt olarak Brüksel’e gidişte genellikle Brussels Airport’a ulaşılıyor ve burası şehre 11 kilometre uzaklıkta. Avrupa’nın diğer şehirlerinden low cost firmaları tercih ettiğinizde de genellikle Charleroi Airport’a iniş oluyor. Seyahat planlaması yaparken dikkat etmeniz gereken bir ayrıntı. Brüksel NATO ve Avrupa Birliği’nin de merkezi. Şehir merkezinde indikten sonra çoğu yere yürüyerek ulaşmanız mümkün. Waffle ve patates kızartmasıyla meşhur olan bu şehirde çok fazla resmî bina var. Yine Belçika çikolatası da deneyimleyebilirsiniz. Grand Palace, Belediye Binası, Mont des Art / Sanat Tepsisi ziyaret edebileceğiniz lokasyonla arasında. Brüksel’de 3-4 saatlik bir gezi çoğu noktayı görmeniz için yeterli olacaktır.
Paris
Brüksel’den sonraki durağımız Fransa’nın başkenti Paris. Paris’te yaklaşık 1,5 gün kaldık. Brüksel’den geçiş için FlixBus tercih ettik. Gezinin bu noktasından sonra İstanbul’a geçiş haricinde otobüs kullandık çünkü mesafeler karayoluyla kat edilebilecek seviyedeydi. Paris oldukça büyük bir yer. Gezilecek çokça noktası var. Bununla birlikte muhtemelen Paris’e gidenlerin abartılı güzellemelerine maruz kalmış olabilirsiniz. Paris Sendromu’na tutulmamak için abartılı yorumlardan uzak durup beklentiyi makul seviyede tutmak gerek. Akşam saatlerinde, çoğu metropolde olduğu gibi, ciddi güvenlik zaafiyetinin olduğu bir yer. Biz terminal olarak Bercy’i kullandık ve özellikle gece ürkütücü bir yer. Bununla birlikte genellikle Arap Coğrafyası’na etiketlenmiş olan temizlik sorununun çok daha fazlası burada var. Metro istasyonları ve sokaklar oldukça pis. Burnunuzu buraya yazmaya çekindiğim birkaç sebepten tutarak gezmeniz olası. O sebeple Paris’in de standart bir metropol olduğunu bilerek gezmek hayal kırıklığı yaşamanızı engelleyebilir. Bununla birlikte metro ağının genişliği, gezilecek yerlerin çok çeşitli olması, Müslüman nüfusun da yoğun olarak yaşadığı bir bölge olması sebebiyle ibadet etmenin kolaylığı gibi faktörler Paris’i gezilesi kılıyor. Konaklama olarak bir parça pahalı bir yer ancak her bütçeye hitap eden tesisler de var. Bununla birlikte Paris’in metro ağının gelişmiş olduğunu ifade edebiliriz. Biz 10’ar bilet aldık ve hepsini kullandık. Bununla birlikte 30.000 adımı da aştık. Yürünerek gezilebilecek şehirlerden bir diğeri de burası. Eyfel Kulesi, Alexandre III Köprüsü, Şanzelize, Zafer Takı, Louvre Müzesi, onarım çalışmaları bittikten sonra Notre Dame Katedrali gidebileceğiniz yerler. Bununla birlikte araba meraklıları için Renault’un kafe konseptli bir yeri de var. Orada sergilenen arabaları görebilir, Formula 1 araçlarında ücretsiz olarak resim çektirebilirsiniz.
Amsterdam
Gezimizin son noktası Amsterdam. Yukarıdaki rotada son nokta olarak Köln görünüyor ancak orayı İstanbul için ucuz bir aktarma noktası olarak kullandık. Pegasus Hava Yolları’nın ucuz bilet sattığı noktalardan birisi, aklınızda bulunsun. Paris’ten Amsterdam’a da FlixBus kullanarak geçtik. Yaklaşık 6 saatlik bir yolculukla Hollanda’nın başkentine erişebilirsiniz. Amsterdam yeşil alanları ve çiçekleriyle ünlü bir yer. Çok sayıda park var. Bununla birlikte bisiklet için bir başkent seçecek olsak burası Amsterdam olurdu. Baş döndürücü bir bisiklet trafiği var. Çoğu şehrin aksine burada araçlar ya da yayalar değil bisikletler öncelikli statüde. Dolayısıyla yürürken bisiklet yolunda bulunmadığınızdan emin olarak olası bir kazanın önüne geçebilirsiniz. Bununla birlikte kanalları gezmek için makul ücretlere toplu tekne turları da var. Bu turlarda İngilizce rehberler anlatım da yapıyor. 8-10 Euro bandında bir ücretle deneyimleyebilirsiniz. Bununla birlikte çok sayıda sokak sanatçısını dinleme fırsatını da elde edeceksiniz. Biz burayı gündüz gezdik ve fazlasıyla sakindi. Akşam saatlerinde özellikle Red Light çevresi çok hareketli ancak mide bulandırıcı sahnelere tanıklık etmemek adına uzak durmakta yarar var. Öyle ki gündüz vaktinde dahi başınızı döndürecek yasaklı madde kokuları sizi rahatsız edecek. O sebeple parklar (Vondelpark şiddetle tavsiye edilir), bisiklet deneyimi, çiçek dükkanları gezisi (Bloenmenmarkt çiçek pazarı oldukça güzel) ve Van Gogh gibi birkaç müze ziyareti aktiviteleri yeterli olacaktır. Bununla birlikte herhangi bir yerel marketten alacağınız peynir ve baget ekmek bileşimi güzel bir lezzet deneyimi yaşatabilir.
Bir haftada Avrupa’nın 7 noktasına ulaşabileceğiniz gezi yazımızı burada nihayete erdirirken bu hattın kısa sürede çok sayıda yer görmek isteyenlere hitap ettiğini tekrardan hatırlatmak istiyorum. Gece konaklamalarının büyük kısmı otobüste ya da trende geçecek. 2 günde bir duş almak ve enerji toplamak adına da uygun hostelleri tercih edebilirsiniz. Az harcama ile fazla deneyim yaşamak isteyenler için şimdiden iyi gezmeler. Gezi yazısı serimiz bundan sonra da devam edecek. Türkiye’nin eşsiz güzelliklere sahip ancak az bilinen rotalarını ele alacağız. Bundan sonraki ilk durağımız ise Bitlis olacak. Sağlıcakla kalın 😊
Görsel 1: Seu Pizza’da Tiramisu / Roma

Görsel 2: Seu Pizza’da Margherita / Roma

Görsel 3: YTT Ekibi Roma’da

Görsel 4: Vatikan Müzesi

Görsel 5: Vinçsiz Düşünülemeyen Bir Eser: Sagrada Familia / Barselona

Görsel 6: Standart Bir Porto Sokağı

Görsel 7: Hakkında Şehir Efsaneleri Dolanan Livraria Lello – Porto

Görsel 8: Uzaklardan Eyfel Manzarası

Görsel 9: Bloenmenmarkt / Amsterdam

Görsel 10: 400’e Yakın Köprüyle Birbirine Bağlanan Bir Şehir: Venedik’te Puslu Bir Hava
